15 Mayıs 2024 Çarşamba

Carol & The End of the World incelemesi

     Bugünkü yazımda Carol & The End of the World animasyonu hakkında konuşacağım. 15 Aralık 2023'de Netflixte yayına girmiş 10 bölümlük bir animasyon serisi. Ben daha yeni izleme fırsatı yakaladım. Seri 42 yaşında bir kadın olan Carol'ın gözünden ilerliyor. Carol'ın yaşadığı dünya yaklaşık 7 ay içerisinde kendi yörüngesinden çıkıp dünyaya çarpmakta olan Keppler adındaki gezegen yüzünden yok olacak. Tabi doğal olarak bu insanların da artık var olmayı sürdüremeyecekleri anlamına geliyor. Kısacası bu seri kaçınılmaz son yaklaşırken Carol'ın ve çevresindeki diğer insanların hayatı nasıl yaşamaya çalıştıklarını anlatıyor diyebiliriz. Şüphesiz ki bu seri sadece bundan ibaret değil. Her bölümde Carol ve diğer karakterlerle birlikte kendimizi -insanlığımızı- sorguladığımız ve empati yeteneğimizi geliştirdiğimiz küçük bir başyapıt. Beni uzun süredir bu kadar etkileyen bir seri izlememiştim. Sizinle neden bu kadar etkilendiğimi ve serinin bize neler anlatmaya çalıştığını paylaşmak istiyorum. 

    Önce ilk bölümü kısaca özet geçip Carol'ın iç dünyası hakkında biraz konuşacağım. 


Evet, ana karakterimiz Carol bu. 42 yaşında, dünya normal ilerlerken bir ortaokulda sekreterlik yapan oldukça düz, küçük şeylerle mutlu olmayı bilen bir kadın. Tekdüze günlük hayatından zevk alan insanlardan. Fakat bu durum Keppler'in dünyaya çarpacağı ve 7 ay sonra her şeyin sonlanacağı öğrenildiğinde değişiyor onun için. Keppler olayıyla birlikte dünyadaki sistem değişiyor; paranın bir değeri kalmıyor, insanlar çalışmayı bırakıyor, herkesin aklını hayatının son anlarını anlamlı geçirme kaygısı kaplıyor, hedonizm büyük bir ana akım unsuru haline geliyor ve kapitalist düzen yerini hazcı kaosa bırakıyor. Doğal olarak Carol sisteme ayak uyduramıyor. Serinin ilk bölümünde bunu görüyoruz. Boş boş dolanan ve melankolisiyle arkadaş olmaya çalışan bir Carol var. Malesef dış dünya da onu kabul etme niyetinde değil. Carol kendisini dışlanmış ve eksik hissediyor. İlk bölümde Carol anne ve babasını ziyarete gidiyor. Anne-babası tüm bu hedonizmi ve kontrolsüz özgürlüğü hemen kabul edebilmişler;ki bunu da artık kıyafet giymeyi reddetmelerinden ve bakıcılarıyla üçlü bir aşk ilişkisi yaşamalarından anlayabiliyoruz. Carol'ın ebeveynleri dünyada yaşananların küçük bir özeti aslında. Her insanın tek ve nihai amacı nefes aldıkları her saniyeyi zevkle doldurarak anlamlı kılmak ve ölmeden önce ben anlamlı bir hayat yaşabildim demek. Carol'ın böyle bir kaygısı olmadığı için ebeveynleri onun için endişeleniyorlar. Bunun üzerine Carol sörf yaptığı yalanını uyduruyor. Sörf yaparak vaktini geçirdiğini ve mükemmel dalgayı aradığını... 

    Ebeveynlerinin yanından ayrıldığında küçük dostu melankoli elinden tutup Carol'ı bir partiye çekiştiriyor. Carol partiye çok kısa bir süre katlanabiliyor, direkt kendini dışarıya atıyor. İşte burada da Eric karakteri ile tanışıyor ve sonra tek gecelik bir ilişki yaşıyorlar. Carol'ın tek isteği biraz da olsa kendini uyuşturmak. Belki Eric ile yaşayacağı tek gecelik ilişki onu toplumun oluşturduğu yeni standartlara yaklaştırabilir. Eric için ise olay çok ama çok farklı. Şimdi kısaca Carol'ın hikayesine ara verip Eric karakterinden ve temsil ettiği şeylerden bahsetmek istiyorum.

    Şimdi fotoğrafta Carol'ın yanında duran karakterimiz Eric. Eric ilk geldiğinde şahsen ben Carol ve Eric'in arasında bir bağ oluşacağını ve bu bağın ikisinin de hayatlarının son anlarına bir anlam katacağını düşünmüştüm. Belki Carol'ın melankolisini derinden hissettiğim için az da olsa kafamda acısını hafifletmeye çalıştım ve Eric karakterinin bir çıkış yolu olacağını umdum. Yapımcıların amacı da izleyicilerde böyle bir algı yaratmak mıydı emin değilim. Fakat olaylar benim öngöremediğim şekilde ilerledi. Eric, Carol ile olan küçük kaçamaklarına Carol'dan daha fazla önem veriyordu çünkü Eric eşi tarafından kısa süre önce terk edilmişti. Şimdi oğluyla yaşıyordu ve aslında biraz hayatta kaybolmuştu. Hala eski eşini özlüyor ve yalnızlık çekiyor olduğu için Carol'ı bir unutma silahı gibi kullanmak istedi aslında. Ne yazık ki Carol tetiği çekmesine izin vermedi. Bundan sonra Eric'i bir süre Carol'ı biraz sapıkça diyebileceğim şekilde takip ederken görüyoruz. İnatla Carol'a yalvarıyor ilişkilerine bir şans vermesi için. Oğlunun bir anneye, kendisinin bir eşe ihtiyacı olduğunu söylüyor ve Carol'ın bu role bürünüp onları tatmin etmesi gerektiğini kafasına koymuş. Açıkçası bu karakter bana çok gerçekçi geldi. Gerçekte de benzer durumları gördüğümüz oluyor. Uzun süren bir ilişkiden ayrıldıktan sonra içinde yaşadığı derin acığı karşısına çıkan ilk insanın yok etmesini arzulayan binlerce kişi var. Aslında bu insanlar derin bir yas içindeler. Bilirsiniz ki yasın 5 evresi olduğuna bir dair teori vardır. İnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme. Eric de yasın ilk evresinin belirtilerini ilk bölümde gösteriyor. Devamlı bir inkar içinde. Eski hayatının, bir ilişki içerisinde olduğu ve bir çekirdek aileye sahip olduğu hayatın artık varolmadığını inkar ediyor. Dizi Eric karakterine ve yas sürecine odaklı bir şekilde ilerlemese de ilerleyen bölümlerin birinde Eric'in yasın depresyon sürecine girdiği dönemi de görebiliyoruz. Kendisini yataktan kaldıramadığı, üzerine bir pantolon bile giyemediği anlara tanıklık ediyoruz. İşin güzel kısmı ise Eric'in oğlunun babasının yas sürecine dahil olup onu ayağa kaldırdığı bir bölümün de olması. Bence bu seri Eric karakterini ve hikayesini oldukça başarılı bir şekilde yansıtmayı becerebilmiş. 
    Şimdi Carol'ımıza geri dönelim. Eric ile yaşadığı olaydan sonra Carol kendini artık eski güzelliğinden eser kalmamış şehrin sokaklarında amaçsızca gezerken buluyor. Ve bir anda iş elbiselerini giymiş ve yanında bir evrak çantası bulunan bir kadınla karşılaşıyor. Kadın onu görmüyor ama Carol'ın ilgi odağı bir anda kadın oluveriyor. Artık iş hayatının olmadığı bir dünyada kadının giyinişini absürt bulduğu için kadını takip ediyor. Fark ediyor ki kadın büyük bir plazaya giriyor ve ardından da Carol aynısını yapıyor . Teker teker tüm katları dolaşırken bir anda kendini muhasebe bölümünde buluyor. Ve işte işin bomba kısmı; burada insanlar dış dünyaya aldırmaksızın çalışmaya devam ediyorlar. Birinci bölüm bu şekilde sonlanıyor. 
    Daha sonra ikinci bölümde bir anda Carol'ı bu muhasebe bölümü işe almaya karar veriyor. Carol etrafındakilere burasının ne olduğunu ve neden çalışmaya devam ettiklerini soruyor fakat kimseden bir dönüt yok. İnsanların birbiriyle iletişim kurmadığı, sadece 9-5 çalışıp bilgisayara numaralar girdiği, normal koşullarda sıradan dursa da kıyamet yaklaşırken absürt duran bir konseptten ibaret aslında ofis. Carol cevaplarını bilmediği bir sürü soruyla esrarengiz ofisin bir parçası olup rutinlerine ayak uydurmayı seçiyor. Ve aslında ikinci bölümde görüyoruz ki bu rutin Carol'a iyi gelmeye başlıyor. Artık Keppler ve dünyanın sonu, ve de hedonizme uymayan özü aklını kurcalamayı bırakıyor. Bir anda bulduğu anlık amaç - ofise düzenli bir şekilde gelip kendine atanan görevleri yerine getirmek- onu tekrardan hayata bağlıyor. Bu bölümün sonunda daha sonra arkadaş olacağı Donna karakteriyle tanışıp ofise "The Distraction" diye seslendiklerini öğreniyoruz. "The Distraction" türkçesiyle dikkat dağıtan/dikkat dağıtma. İnsanların kolektif bilinçleriyle yarattığı, kaçınılmaz sonun acısını hafifletme eylemi. Tüyler ürpetici ama gerçekçi. Mükemmel bir fikir. Carol & The End of the World serisi "The Distraction" konseptiyle hem eşsiz bir fikir ortaya atmış hem de aslında hepimizin bir gün öleceğimizi biliyor oluşumuz ama bu fikiri kendimizi hatırlatmamak için oyanalacak yeni şeyler buluşumuza nokta atışı bir gönderme yapmış. 
    Seri ilerledikçe Carol'ın The Distraction'a nasıl uyum sağladığını, kendisine nasıl iş arkadaşları edindiğini ve istemeden de olsa kendi naif yapısıyla ofisi nasıl değiştirdiğini gözlemliyoruz. Bir yandan da The Distraction'ın ona verdiği iç huzurla birlikte kendi özel hayatında da olumlu gelişmeler yaşanıyor. Kendisinden karakter olarak çok farklı olan kız kardeşi Elena ile ünlü bir şelaleyi görme amaçlı uzun bir dağ yürüşü/kamp macerasına atılıyorlar. Elena,Carol'dan çok farklı. Carol ne kadar düz ve sakin birisiyse Elena o kadar atak, macera düşkünü ve heyecanlı biri. Farklılıklarını tüm hayatları boyunca kabullenemeseler de artık dünyanın sonunun yaklaşmasıyla ilişki dinamiklerinin değişmeye başladığını anlayabiliyoruz.
     Finalden bir önceki bölümde de Carol kendini ve mükemmel dalgayı bulma amaçlı bir sörf yolculuğuna çıkıyor. Dünyayı geziyor, yeni insanlarla tanışıyor, eski aşklarını ziyaret ediyor, uyuşturucu deniyor. En başında toplumun ona dayattığı "öleceksin zaten hayatını yaşa, gez, dolaş, seviş" baskısının üstesinden gelip kendi isteğiyle hayatı deneyimlemeye başlıyor. Burası aslında komple bir yalan. Anne babasına anlattığı sörf macerasının gelişmiş bir versiyonu. Çünkü hayatının değerli olması için bunları yapmasına gerek yok. Mutlu olmak için sürekli gezmesine, yeni insanlarla tanışmasına, sürekli bir şeyleri tüketme odaklı olmasına gerek yok. Carol The Distraction'ın ona sağladığı basit ve tekrarlı hayatından memnun. 
    Sanırım Carol & The End of the World'ün en güzel alt mesajlarından biri hayatımızın anlamlı olması için hazza dayalı yaşamamız ya da toplumun bize dayattığı "her anın tadını çıkar ve vaktini sakın boşa harcama (!") anlayışına ayak uydurmamıza gerek olmadığı. Belki uzun olmayan ömürlerimiz olabilir ama ömrümüzü ne ile geçirmeye biz kendimiz karar verebiliriz. Hayatımızın anlamına  toplum değil biz değer biçeriz. Bana bunu hatırlattığı için bu seriye çok bağlandım. Belki siz izlediğinizde Carol & The End of the World size başka bir bakış açısı sunabilir. Benim de bu yazımda bahsetmediğim daha birkaç olay barındırıyor bu seri. Genel olarak insana, ölüme ve acıya olan yaklaşımlarının özgünlüğü ve saflığı insanı etki altında bırakıyor bana kalırsa. Boş vaktinizde izlemenizi canıgönülden tavsiye ederim. 

Not:  Şarkı önerim Flower Face - Maybe.

















Carol & The End of the World incelemesi

     Bugünkü yazımda Carol & The End of the World animasyonu hakkında konuşacağım. 15 Aralık 2023'de Netflixte yayına girmiş 10 bölü...